Pages

23.10.11

anlam

bi süredir mutlu olmak o kadar zor ki.

nick, mektubunda hiçbir şeyi gözünde büyütme dediğinden beri, her şey daha büyük geliyor gözüme. resimdeki çocuk gibi kocaman bi kafam var sanki. ama o mutlu tabi, su verdiği çiçekleriyle. gerçi, bakınca benim de gülesim geliyor :) gerçi, şimdi de düşündüm de, canımı acıtan şeyler zaten çok kocaman. elimden bir şey gelmiyor, elinden bir şey gelebilecek olanlar ise bir şey yapmıyor. ve ben kızıyorum, kaybedilenlere üzülüyorum. biraz daha yalnız hissediyorum kendimi, biraz daha yabancı hissediyorum bazı insanlara. anlam veremiyorum ve asıl, asıl o anlam verememe yoruyor beni.

başka şeylerde de olduğu gibi. çünkü ben, anlam veremediğim şeyleri çözmeden bırakamıyorum. en iyi ihtimal, anlam veremeyeceğim başka bir şey bulmak.

2.10.11

güneşi severim.

eylüle bi derece katlanabilirdim. ama ekime hiç hazır değilim. hava bu kadar soğuk olmamalı mesela, ben uzun kollu şeyler giymemeliyim, yorganla uyumamalıyım, odama güneş geldiğinde perdemi açık tutmamalıyım. kısacası, üşümemeliyim.

ama yeni kararlar aldım. hakkımda yazılan bi yazıya başta çok fazla duygulanıp günler sonra mantıklı düşünmeye başlayabildiğimde. böyle, her yere yazıyorum, herkese söylüyorum ki, unutmayayım, vazgeçmeyeyim. bu tatil bana o kadar iyi geldi ki, o yüzden bırakmak istemiyorum sanırım. birazcık daha iyi olmak istememi, herkes anlayabilir herhalde, di mi?!

o zaman, hem bi şeylere çok uygun, hem de günlerdir loop'tan çıkmayan şu şarkıyı dinleyin siz de.
>> there are moments when i don't know if it's real ...

en azından hava bulutsuz. gökyüzü masmavi. hep güneş var, artık erken batıyor olsa da.