Pages

24.6.10

geçti..

saç diplerim bile ağrıo şu an -tabi rapunzel oldum! :p
canım çıktı ama ya.. ayakkabılar ayağımı acıttı..
aynı konuşmaları 4890284 *random sayıları çok severim* kişiye anlatmaktan boğazım şişti :)

kimse beni tutamaz, bihter'in intiharını izlicem bugün! :p
düşündükçe daha güzel geliyo ama polyannacılığın hiç sırası değil!
sonrasında yaşayacağım hayal kırıklığı cidden çok büyük olur çünkü bu sefer..
kaç gün geçecekse, uyusam o kadar, olmaz mı?

21.6.10

belki de en güzeli böyle

ben bugün evime geldim :)

yolda, uçan ayı, öpüşen çocuklar, güneşlenen kadın şeklinde bulutlar gördüm. ama telefonumun da fotoğraf makinamın da şarjı yoktu, çekemedim. olsun! ben unutmam ki.. bi de birinin bugün dinlerken beni düşündüğünü bildiğim bi şarkıyı söyledim, sessizce.. yine de belki dinlememiştir. ondan emin değilim pek :) güneş olduğuma iyice ikna olmaya başladım, belki de otostopçu'daki yağmur tanrısı gibi, sadece bunun farkında değilim.. gittiğim yerde güneş açmasının, ayrıldığım yerde yağmur yağmasının başka bi açıklaması olamaz çünkü. önce istanbul, sonra kütahya, şimdi de ankara.. :) belki de hepsi sadece tesadüftür.

ben bu yazı stilini çok seviyorum. ama büyük hali pek güzel olmuyo :)

yel değirmeni görünce bir tek benim "ve sen ben değirmenlere karşı bile bile birer yitik savaşçı" diye şarkı söylüyor olmayışım fazla üzücü bence..

18.6.10

pushing daisies

fonda "it's all over but the crying".. siz de dinleyin hemen yukardan! :)

..

if i could i would
i'd change everything
cause i can't forget you though you don't believe me
now i can't walk back
i can't leave behind
where does it go all the light that we had
..

yine de çok iyiyim, anneannemin süprizi ve heimlich manevrası işe yaradı gerçekten, duygusal olarak :) 
ama az kaldı, az kaldıkça nefes almam da zorlaşıo, yapacak hiçbi şey olmadığını fark ediorum..
şu sahneler her aklıma geldiğinde içimin acımasına ne demeli?? 


17.6.10

d.

hiçbir amacım yok. hiçbir fikrim yok. hiçbir bilgim yok. hiçbir duygum yok.
daha doğrusu, hiçbirinin kendi özel amacım, fikrim, bilgim, duygum olmadığını hissediyorum. ve bu beni korkutuyor. hem de çok.
okuduklarımın, duyduklarımın, izlediklerimin çok etkisinde kalıyorum.
ama birini o kadar etkiliyor muyum bilmiyorum.
eskiden bu benim için hiç önemli değildi.
ama şimdi, hissettiklerimin, düşündüklerimin, hep başkalarının eseri olduğunu düşündükçe boğulacak gibi oluyorum.
bu yüzden, ben de birini etkilemiş olmak istiyorum.
yazdıklarımla, söylediklerime ya da yaptıklarımla..
bu karanlıkta, çok yüksekten şehrin ışıklarını seyretmek çok da iç açıcı olmayabiliyormuş.
ya da belki sadece bütün gün önüne geçtiğim şeyler, yorgunluğumu fırsat biliyorlardır?

8.6.10

burası ...

bi pencerenin kenarında, kendini uçuyor gibi hissetmek..
oyuncak arabalar, minicik insanlar..
uzansam bulutlara dokunabilir miyim acaba?
çok puslu da olsa şu an, uzakta bir yerde o özlediğim maviliğin olduğunu da biliorum..
yakından görebileceğimi, serinliğini hissedeceğimi de..
burayı seviorum..
ve tam olmak istediğim yerdeyim :)
~yine yanlış zamanda da olsa..

olsun..

7.6.10

uyuyamamak..?

"günbegün özleyip ama
iki çift laf edemeyip
tek başına aşık olmaktır bu belki?"

2.6.10

`inanasım gelmio gerçek olduğuna`

şansa bırakmak da pek yanlış değilmiş, dün fark ettim. hatta bırakmasaydım, çekinmeseydim, çok daha kötü şeyler olabilirmiş! :) ama.. şimdi.. tekrar "tam istediğim gibi".. şşt! tahtaya vurun :) bundan sonra hepsi bana bağlı, üşenmemek lazım, nitekim 1 haftadan daha az kaldı. çok heyecanlı! :)

bunun dışında ise, zaman zaman kızmaya devam ediyorum. kandırılmaya çalışılıorum, kandırılmış gibi yapıorum. bu beni gerçekten eğlendirio. "bana biraz yalan söyle bu gece ihtiyacım var"ın anlamını çözmüş görünüorum. yine de biraz da kanıo da olabilirim. çünkü bazı şeyler, kötü hissettirio kendimi. kimseye çaktırmasam da.. i am the sun, ok? ne olacak bilmiorum. oluruna falan bırakmadım ama.. olsun istemiorum çünkü hala. takılıorum öyle :)

sinemaya gitcez ya bugün, neye gidelim ki? dur, ben onu bi sorayım :)

♪♫ her şeyin bir la la la la anlamı var..